Saray Belediyesi’nin Başarılı Başkanı: Nazmi Çoban
Saray Belediye Başkanı Nazmi Çoban, BelediyeTürk Dergisi Genel Yayın Yönetmeni
Gözde Başar
- Başkanım öncelikle sizi daha yakından tanımak isteriz. Kendinizden ve özgeçmişinizden biraz bahseder misiniz?
1954 yılında Saray’ın Göçerler köyünde dünyaya geldim. Kepirtepe Öğretmen Okulu’nu bitirdikten sonra 11 yıl boyunca bir eğitimci olarak hizmet verdim. Daha sonra Saray’da esnaflık yaptım. 1987-1994 yılları arasında Sosyaldemokrat Halkçı Parti’de bir dönem ilçe sekreterliği, iki dönem de ilçe başkanlığı görevlerinde bulundum. 2009 yılında Cumhuriyet Halk Partisi tarafından belediye başkan adayı gösterildim ve seçimi kazanarak Saray Belediye Başkanı oldum. 2014 yılında yapılan yerel seçimlerde CHP tarafından Saray Belediye Başkanlığı’na yeniden aday gösterildim. Seçimden yine galibiyetle çıktım ve halen Saray Belediye Başkanlığı görevini yürütmekteyim. Emekli öğretmen olan Sabriye Çoban ile evliyim ve üç çocuk babasıyım.
- 2009’dan bu yana belediye başkanısınız. Saray’da neler değişti?
Göreve geldiğimiz ilk yıl ilçemizin röntgenini çektik. Altyapı ihtiyaca cevap vermiyordu. Evlerin üst katlarına su çıkmıyordu. Kanalizasyon tükenmişti. Derhal araştırma ve çözüm yoluna gittik. İlçemizin 90 kilometrelik içme suyu, kanalizasyon sistemi bu süreç içerisinde değişti. Modern bir ileri biyolojik arıtma tesisi inşa edildi. Yeni ve çağa uygun bir su deposu kuruldu. Bu süreçte ilçemize bir de doğalgaz altyapısı kuruldu. Kirli havadan ve kömür dumanından kurtuluyoruz. Böyle bir çırpıda anlatınca basitmiş gibi geliyor. (Gülümsüyor…) Ama inanın hiç kolay bir süreç değildi. İlçenin bütün yolları defalarca kazıldı. Ama bugün gelinen noktada huzurluyuz, mutluyuz. Saray, kanserojen ihtiva ettiği kanıtlanmış asbestli içme suyu borulardan yüzde yüz kurtulmuş olan ender kentlerden biri artık… Geleceğe güvenle bakıyoruz. İlçemizin altyapısına yaptığımız yatırım, çocuklarımızın çocuklarını dahi görecek nitelikte bir teknoloji ile kuruldu. Üstyapı hamlemizle yollarımızı ve yaşam alanlarımızı da en iyi şekilde tamamlayarak önümüzdeki yıllarda daha da mutlu ve huzurlu bir ilçede yaşamaya devam edeceğiz.
- Belediye başkanlığı hizmetinin sizce olmazsa olmazları nelerdir?
En nihayetinde çok kıymetli bir kamu hizmeti veriyor oluşunuz sizi çok daha duyarlı bir birey haline getiriyor. İnsanların sizi seçmiş olması da büyük bir vicdani yükümlülük. Bu yükümlülükten hareketle her insanımızın sorunlarını çözmek için var gücümüzle mesai harcıyoruz. Bir belediye başkanı her şeyden önce duyarlı olmalı. Çevresine ve halkına karşı sorumluluk sahibi olmalı… Sağduyulu ve yapıcı olmak da bu görevin olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Vizyon sahibi bir belediye başkanının her şeyden önce çocukları düşünmesi gerekiyor. Az önce bahsettim. İlçemizde çok köklü bir altyapı atılımı gerçekleştirdik. Bu süreç içerisinde paçamıza çamur da bulaştı, arabamızın tekerleği çukura da girdi… Ama tüm bunlar olurken biz çocuklarımızın geleceğini, onların nasıl bir kentte yaşayacağını düşünerek hareket ediyorduk. Başarmak, en nihayetinde insanın bütün yorgunluğunu alan bir ruh hali yaratır. Ancak çocuklar için bir şey başardığınızı düşününce yaşanan tüm zorluklar insanın gözünde bir hiç oluyor.
- Simanız, çehreniz ve hatta sesiniz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e çok benziyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Evet, böyle bir benzerlik söz konusu… Aynı coğrafyanın insanı olmak genetik olarak bu tip benzerlikler olmasını sağlayan bir etken. Ancak daha önemli olanın fiziksel değil, fikirsel benzerlik olduğu kanısındayım. Ülkemizin kurucusu, çağdaş Türkiye’nin mimarı Mustafa Kemal Atatürk’e fikirlerle, düşüncelerle benziyor olmak, onunla aynı dünya görüşünü içselleştirmek çok daha önemli. Bizler de siyasal, sosyal ve kültürel olarak onun mirasına elimizden geldiğince sahip çıkmaya ve onun fikirlerini geliştirmeye çalışıyoruz. Çocuklarımızı bilimle, sanatla, kültürle onun ışıklı yolundan yürüterek yarınlara hazırlıyoruz. Şahsen benim fiziksel olarak Atatürk’e benziyor oluşumdan ziyade, çocuklarımızın her birinin Mustafa Kemal’in ışıklı zihnine benziyor oluşu daha fazla haber değeri taşıyor. Bunu şunun için anlatıyorum. Saray Belediyesi olarak dokuz yıldır çocuklarımızı sanatın, kültürün, sporun en yüceltici branşları ile eğiten çalışmalar içindeyiz. Mustafa Kemal Atatürk bu günleri görseydi hepsiyle gurur duyardı.
- Doğasıyla, tarihiyle, kültürel dokusuyla Saray’dan ve gelecekten bahseder misiniz? Nasıl bir yerdeyiz? Geleceği nasıl kurguluyorsunuz?
Trakya’da yerleşik insan yaşantısı bulgularının en eskiye dayandığı bir yerdeyiz. Nice medeniyetlerin beşiği olmuş bir coğrafyadayız. Bizim de iki temel hareket noktamız var. Yerel yönetim olarak “insan” ve “uygarlık” üzerine kurulu bir yaşayışı her gün yeniden örmek ve geliştirmek için çaba harcıyoruz. İnsanın uygarlığı, çağdaşlığı her şeyden daha önemli diye düşünüyorum. Toplumun içindeki sevgi, saygı ve dayanışma duygularının geliştiği dönemler insanlığın da mutluluk ve huzur seviyesinin arttığı dönemlerdir.
Saray’ı geleceğe her şeyden önce bu temelde hazırlamak birincil görevimiz. Ardından sahip olduğumuz eşsiz doğal güzelliklere ve mirasa sahip çıkmak için elimizden ne geliyorsa yapıyoruz. Çevre duyarlılığı konusunda en fazla mücadele eden belediyelerden biriyiz. Saray’ın bir yanı Istranca Ormanları ile kaplı… Bölgemizde taş ocağı, termik santral gibi yıkımlarla doğanın katledilmesine karşı hep en önde mücadele ettik. Ve bu anlamda çok büyük kazanımlar da elde ettik.
Kısacası en büyük armağan olan hayatı korumak ve yüceltmek için uğraşıyoruz. İnsanların trafikle, kalabalıkla, stresle boğuşmak durumunda kaldığı İstanbul’un hemen yanı başında bir antitez diyebiliriz burası için… Huzur, sükûnet, sakinlik istiyoruz. Daha fazla yeşil, daha fazla oksijen, toplumda daha fazla sevgi, dünyada daha fazla barış istemekten daha güzel bir talep olabilir mi? Bu dünyanın öbür ucundaki bir yer için de geçerli. Yerel yönetim olarak, bu küresel öngörü ile hareket ediyoruz.
- Saray’da yakın zaman önce bulunan jeotermal su için “şifa kaynağı” deniliyor. Ayrıca Trakya’daki tek jeotermal su olma özelliği ile de bölgede bir cazibe merkezi yaratacak. Bu konuda kısaca eklemek istedikleriniz nelerdir?
MTA’nın (Maden Tetkik Arama) bölgemizdeki çalışmaları sonucunda bulunan bir doğa zenginlik… Saray Belediyesi olarak konunun başından beri takipçisi olduk. İhale sürecinde belediye olarak katıldık ve elli bin dönüm alanda ruhsat yetkisini ilçemize kazandırdık. Konuyla ilgili girişimlerde bulunduk. Ülkemizde bu konuda en ciddi yatırımlara imza atmış olan firmalarla görüşmelerimiz oldu. Bunun neticesinde ilk adımı attık. İlk proje başladı. Ve ilk temel atıldı. Bundan sonra geleceğimizde jeotermalden çok daha fazla bahsedeceğiz. Suyumuzun bir diğer özelliği de içinde selenyum mineralinin fazla oluşu. “Güzellik iksiri” diye de bilinen selenyum, suyumuzu diğer termallerle mukayese edildiğinde daha da avantajlı kılıyor.
Az önce de bahsettiğim gibi mutlu ve huzurlu bir gelecek için çalışıyorduk. Jeotermal suyumuz bunun için vesile oldu. Saray’ı oksijeniyle, doğasıyla, havasıyla, suyuyla sağlık turizminin merkezi yapmak istiyoruz. Ekoturizm ile sadece ilçe halkının değil, ülke insanının yüzünü güldürecek bir gelecek perspektifimiz var.
- Başkanım yoğun tempo içerisinde bizlere zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.
Rica ederim. Ben teşekkür ederim. Bir sonraki ziyaretinizde sizi şifalı sularımızın hizmete girdiği merkezimizde ağırlamak isterim. Belediyetürk dergisine, sizlere ve tüm basın emekçilerine kolaylıklar diliyorum.