AF ZARURİ BİR İHTİYAÇ
Temmuz ayında Covid-19 izinlilerine geri dönmemeleri konusunda çıkan ceza indirimi birçok mahkumu kapsamadı. Aksine açık cezaevlerindeki doluluk oranını artırdı. Kapalı infaz kurumunda cezalarını yatanlara ise (4/4’ler) herhangi bir indirim verilmedi.
Türkiye’de 278 kapalı, 93 açık ceza infaz kurumu bulunmakta. Buna kadın ve çocuk ceza infaz kurumlarını da eklersek 413 ceza infaz kurumu bulunmaktadır. 20 kişilik koğuşlarda 30 kişi yatan da var, 40 kişi yatan da… Vardiyalı bir şekilde yatan mahkumların, insani hakları da tam manasıyla sağlanamıyor. Tuvalet, banyo vb. ihtiyaçları gibi. Türkiye’de ceza infaz kurumlarının kapasitesi 293 bin 473’ken cezaevlerinde şu an yatmakta olan mahkum sayısı 325 bin 502’dir. Üstüne firarları, infaz yakanları, istinaf ve yargıtaydaki dosyaları eklersek işin içinden çıkılamaz büyük bir sorun olduğunu net bir şekilde görebiliriz.
Eski adalet bakanı Bekir Bozdağ HSYK’da (Hakimler, Savcılar Yüksek Kurulu) yaptığı konuşmada Fetö Terör Örgütü’ne bağlı hakim ve savcıların kanunsuz ve adaletsiz kararlar verdiğini söylemişti. Zaten yapılan soruşturmalarda 3 bin 820 hakim ve savcı hakkında adli işlem yapılmış, çoğu ceza infaz kurumuna gönderilmişti. Kamuoyunda adaletsizlik algısı yaratan bu durum kamuoyunun vicdanını zedelemişti.
15.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren yasada küçük suç ayrımı yapılmaksızın 2. kez işlenen suç 4/4 kapsamına alınarak, cezanın tamamı kapalı infaz kurumunda çekilmesi kararlaştırıldı. Örneğin; Gençliğinizde bir olaya karıştınız ve ceza aldınız, sonrasında bir trafik cezası aldınız ve ya küçük bir olaya karıştınız, cezanızın tamamını kapalı infaz kurumunda hiçbir haktan yararlanamadan çekiyorsunuz. Bu durumun adil olmadığı oldukça açıktır. Zaten konuya dair 11. Ağır Ceza Mahkemesi çift mükerrer ceza infaz sistemine itirazını Anayasa Mahkemesi’ne iletmişti. Ceza indirimi ya da af siyasilerce dillendirilmeye başlandı. İlk olarak 2018’de Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli 5 yıl ceza indirimi yapılacağını söylemişti. Daha sonra birçok siyasi parti temsilcisi buna benzer açıklamalarda bulunmuştu. Son günlerde Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’da Anayasa’da köklü değişiklikler olması gerektiğinin altını çiziyor.
Cumhuriyetin 100. yılında gerek Fetö Terör Örgütü’ne bağlı hakim ve savcıların yol açtığı adaletsizlikten kurtulmak için gerekse mahkum ve mahkum ailelerinin gözyaşlarını dindirmek için bir uzlaşma yapılması gerekmektedir. Islah olan mahkumların tekrar topluma kazandırmalarını sağlamak devletin görevidir. Islah olmayan mahkumların ise tekrar suç işlemeleri halinde af edilen cezalarını da eklemeleri oldukça makul ve mantıklı olacaktır. Ceza infaz kurumlarında yatan mahkumların devlete maddi ve manevi yükünü de göz ardı etmemek lazım.